Aralık 2024’te Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin verdiği bir karar, binlerce kanser hastasının hayatına dair umutları altüst etti. “Akıllı ilaç” olarak bilinen immünoterapilerin SGK tarafından karşılanmasına ilişkin açılan davalarda mahkemelerin verdiği ihtiyati tedbir kararları artık adeta imkânsız hâle geldi. Kararın ardından bana gelen telefonların sayısı arttı: “Artık dava açamıyor muyuz?”, “SGK şimdiye kadar ödediği paraları geri mi isteyecek?”, “Mahkemeler hep mi reddedecek?”, “Bu işin sonu ne olacak?”
Evet, artık bu soruları yüksek sesle sormanın zamanı geldi. Çünkü bu mesele sadece bir hukuk meselesi değil; bir yaşam hakkı, bir sosyal devlet, bir vicdan meselesidir.
Yargıtay Kararı Ne Diyor?
2023/8095 E. – 2024/12495 K. sayılı ilamında Yargıtay, akıllı ilaçlar için ihtiyati tedbir verilebilmesi için adeta “ölüm garantisi” istemektedir. Kararda şöyle deniyor: İlacın, hastanın hayatı için hayati önemde olması, kullanılmaması hâlinde ölüm ya da hızlı, geri döndürülemez bir bozulma yaratması şarttır. Dahası, bu şartların tıbben “kesin” biçimde ispatlanması gerekmektedir.
Oysa biz ne için başvuruyorduk mahkemelere? “Hayat kurtarmak için.”
Karar Hayata mı Uygun, Bürokrasiye mi?
Kararın altına imza atanlar arasında muhalif kalan hâkim, durumu net biçimde ortaya koyuyor:
“Bir hasta, SGK’nın ödeme yapmaması nedeniyle tedaviye ulaşamazsa, yaşam hakkı elinden alınmış olur.”
Bu, Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan “sosyal devlet” ilkesine, 17. maddede tanımlanan “yaşam hakkına” açıkça aykırıdır.
Soruyorum: Hakimler hukukla mı karar verecek, yoksa SGK’nın bütçe cetveliyle mi?
SGK Neyi Esirgiyor, Hangi Bedeli Ölçüyor?
Bir insanın yaşamı, SGK’nın muhasebe kaydındaki “kalem kalem gider tabloları”ndan değerlidir.
Ancak son dönemde adeta Hazine’nin muhasebesini yargıya yaptırmak isteyen bir anlayışla karşı karşıyayız.
SGK’nın ödeme yapmaması için gösterdiği direncin bedelini kim ödüyor?
Cevabı net: Bu ülkenin sıradan yurttaşı, asgari ücretle geçinmeye çalışanı, emeklisi, çocuğu kanserle savaşan anası, babası.
Bu Mücadele Bitmedi, Bitmeyecek
Yargıtay kararı ne kadar ağır olursa olsun, biz bu mücadelenin tarafıyız.
Davaları kazanamayacağız diye bir şey yok.
Elbette artık daha dikkatli dilekçeler yazmak, daha güçlü tıbbi raporlarla başvurmak, hekim kanaatini dosyaya net biçimde koymak zorundayız.
Ama bu, davalardan vazgeçeceğimiz anlamına gelmez. Çünkü biz insanların hayatı için yargıya başvuruyoruz.
Çünkü biz, Anayasa’da hâlâ “sosyal devlet” yazdığına inanıyoruz.
Hakim Vicdanı mı? Bürokratik Talimat mı?
Unutulmasın ki hâkim, vicdanıyla karar verir.
Ama bu vicdan, bürokratik bir merhametsizlik içinde eriyip gidemez.
Bir hekimin “bu ilaç yaşamsaldır” dediği yerde, bir memurun “bu ödeme listesinde yok” demesi belirleyici olamaz.
Yürütme, yargıya talimat veremez. SGK, mahkemeye “bunu ödeme” diyemez.
Aksi hâlde ne hukuk kalır, ne devlet.
Sosyal Devlet Kağıt Üzerinde Kalmamalı
Hukuk devleti; adaletin, vicdanın, eşitliğin, merhametin bir araya geldiği yerdir.
Ve merhametin olmadığı yerde rahmet olmaz.
Adaletin olmadığı yerde huzur, güven ve gelecek olmaz.
Yargı, bu ülkenin “hazine”sinin bekçisi değil, halkının adalet beklentisinin teminatıdır. O yüzden diyoruz ki:
“Bırak adalet yerini bulsun, kıyamet koparsa kopsun.”
Bu söz sadece bir hukuk vecizesi değil, bizim mesleki yeminimizdir.
SON SÖZ
Bir hastanın hayatı, devletin kasasından daha değerlidir. Bu ülkede adalet hâlâ varsa, yaşam hakkı hâlâ kutsalsa, akıllı ilaç davaları için yol hep olacaktır. Biz bu yolu açmaya devam edeceğiz.