Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 21 Ağustos tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ı arama çalışmaları sürerken, amcasının mahkemedeki ifadesi dikkat çekti.
Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde arkadaşlarıyla birlikte evine giderken kaybolan ve kendisinden bugüne kadar haber alınamayan Narin Güran’ın akıbetiyle ilgili amcası Salim Güran (46), gözaltındaki sorgusu tamamlandıktan sonra sıkı güvenlik önlemleri altında Adliye’ye sevk edildi.
Müracaat savcılığında 3,5 saat sorgulandıktan sonra tutuklanma talebiyle nöbetçi 3. Sulh Ceza Sorgu Hakimliğine sevk edildi.
Sözcü Gazetesi’nde yer alan habere göre suçlamaları kabul etmeyen amca Güran gerek savcılık, gerekse sorgu hâkimliğindeki 9 sayfalık ifadesinde 550 dönüm sulu araziye sahip olduğunu, çiftçilikle uğraştığını, aynı zamanda 2 dönemdir köyde muhtarlık yaptığını belirterek şöyle dedi:
“Narin’in kaybolduğu gün sabah erken kalkarak köyün altındaki tarlaya gittim. Kahvaltı ettikten sonra çalışmaya başladık. İşimiz bittikten sonra Diyarbakır’a giderek çocuklarıma kıyafet aldım. Sonra tekrar köye geldik. Dönüş yolunda araca 400 TL yakıt aldım. Fiş alıp almadığımı hatırlamıyorum. Almışsam şayet arabadadır. Çocuklarımı eve bıraktıktan sonra tekrar pamuk tarlasına gittim. Burada çalıştıktan sonra sondaj kuyusunun bulunduğu yere geldiğimde akşam olmuştu.
Saat 20.00 civarı kızım beni telefonla arayıp Narin’in kaybolduğunu söyledi. Telefonu kapattıktan sonra yanımdakilere yeğenimin kaybolduğunu, gitmem gerektiğini söyledim. Köye girdiğimde bütün köy dışarıdaydı. Jandarma Komutanını arayıp ‘Kardeşimin kızı kayıptır’ dedim. O da izinli olduğunu, ekip göndereceğini söyledi. Ekip geldi. Okul görevlilerini aradım, okulu açtırdım. Kameralara baktık. Sabaha kadar aradık, gözaltına alındığım güne kadar da arama faaliyetlerine katıldım.”
“Senin kullandığın araca Narin biner miydi?” sorusuna amca Salim Güran, “Araç eski model olduğu için kapılarını hiçbir zaman kilitlemem. Evimin önünde kapıları her zaman açıktır. Ben Narin’in aracıma bindiğini görmedim. Benim çocuklarım dışında araca binen çocukları da görmedim. Olay günü hiçbir yerden ıslak mendil almadım. Narin bu araca benimle beraber hiçbir şekilde binmedi. Narin benim canımdır, yeğenimdir. Bir an önce bulunmasını istiyorum” yanıtını verdi.
Narin’in kaybolmasından 10 dakika sonra eski muhtarın çocuklarının araç kullanmaları ve köyde şüpheli bir araç görüldüğü bilgisi üzerine hızla olay yerine gittiğini belirten amca Salim Güran şöyle dedi:
“Yeğenime herhangi birinin fiziki veya cinsel saldırıda bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Ancak öyle bir şey tahminimce olmamıştır. Ailede muhtar olmam ve işlerle iyi derecede ilgilenmem nedeniyle ailenin ekonomik ve idari işlerini ben yürütürüm. Kimseden alacağım da, borcum da yoktur. Narin’in babası kardeşim Arif’ten de herhangi bir alacağım veya borcum bulunmamaktadır. Narin kaybolmadan 10 veya 15 gün önce telefonuma ses kayıt programı indirdim. Konuştuğum şeyleri daha sonra hatırlamak için bu programı indirmiştim. Bu ses kayıtlarını silmedim. Ancak olay günü yaptığım arama kayıtlarını sildim. Olay akşamı kardeşim Arif’in ahırında 380 adet mermi yakalandı. Bana bunu haber verdikleri için kayıtları sildim. Silmekle kötü yapmışım. Bizim ailede herkes herkesin arabasına biner. Bu nedenle yeğenim Narin de benim kullandığım araca binmiş olabilir. DNA’sı da bu şekilde çıkmış olabilir. Sadece benim aracımda çıkmış olma nedeni benim aracımın tüm kardeşlerim tarafından ortak kullanılması olabilir. Kayıp olan yeğenimi ben kaçırmadım veya öldürmedim. Bu olay nedeniyle kimseden de şüphelenmiyorum. Olayı kimin yaptığını da bilmiyorum. Serbest bırakılmayı talep ediyorum.”
Sorgu hakimliği, amca Salim Güran’ın gerek jandarma, gerekse savcılık ve hakimlikte alınan ifadelerinde çelişkiler, aracında Narin’e ait DNA örneğinin bulunması, olaydan sonra telefonundaki arama kayıtları ile Whatsapp yazışmalarını silmesi, alınan ifadeler, soruşturmanın henüz devam ediyor olması ve delillerin henüz toplanmamış olması nedeniyle “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak, çocuğu kasten öldürmek” suçundan tutukladı.
Hakimlik, cezanın alt ve üst sınırı dikkate alındığında suçun kataloğ suçlardan olması, verilmesi beklenen cezaya göre şüphelinin kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel oluşu, tutuklanma tedbirinin ölçülü olması ve bu aşamada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağından tutuklanmasına karar verildiğini belirtti.